19 Mayıs 2010

Aldatma Eğilimi...


Psikoloji İstanbul Danışmanlık, Eğitim ve Araştırma Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre, çocukluk çağı travmaları arttıkça, kişilerin romantik ilişkilerinde partnerlerini aldatma eğilimleri de artıyor.

İlişkilerde bağlanma, yakınlık kurma, karşı tarafa güvenme, kişinin kendini güvende hissetmesi, o ilişkinin sağlıklı olarak devam edebilmesi için gerekli. Pek çok ilişki, çiftlerin kendilerini rahat hissedememesi nedeniyle yıpranabiliyor.

Özellikle aldatılma korkusu ve kıskançlık, kişilerin ilişkide kendilerini rahat hissetmelerini engelliyor. Bazı insanların ilişkilerinde kendilerini güvende hissetmesi, karşı tarafa bağlanabilmesi ve güvenebilmesi daha kolayken, bazı kişiler için bu durum daha zorlaşıyor. Psikoloji İstanbul tarafından yürütülen araştırmada, romantik ilişkilere yansıyan farklılıklar açıklanıyor.

Araştırma Psikoloji İstanbul Danışmanlık Merkezi uzman psikologları tarafından 150 kişi ile gerçekleştirildi.Katılımcıların çocukluk çağı travmaları ve aldatma eğilimleri ölçüldü ve çocuklukta yaşanan travmaların romantik ilişkiler üzerindeki etkileri değerlendirildi. Araştırma sonuçları 21 -25 Nisan tarihlerinde Antalya'da düzenlenen World Conference on Psychology, Counselling & Guidence (Dünya Psikoloji, Rehberlik ve Danışmanlık Kongresi ) 'nde sunuldu.
Araştırmada öne çıkan bulgular şu şekilde;

Çocukluk Çağı Yaşantıları Romantik İlişkileri Etkiliyor.

Araştırmaya göre çocukluk çağında travmatik yaşantılara maruz kalan kişiler, romantik ilişkilerde sağlıklı bağlanma ve ilişkinin devamı ile ilgili daha fazla sorun yaşayabiliyor. Kişinin çocukluk çağında, yaşadığı travmalar (fiziksel istismar, fiziksel ihmal, duygusal istismar, duygusal ihmal, cinsel istismar ) arttıkça, romantik ilişkilerde sağlıklı bağlanabilme, güvende hissetme, karşı tarafa güvenebilme ve yakınlık kurma oranı azalıyor. Bu durum kişilerin partnerleriyle güvenli bir bağ oluşturmasını engelleyebiliyor ve yakın ilişki kurmaktan korkmasına ya da kaçınmasına yol açabiliyor.

Çocuklukta Yaşanan Travmalar Arttıkça, Aldatma Eğilimi de Artıyor.

Yine araştırmaya göre, kişilerin çocukluk çağı travmaları arttıkça, romantik ilişkilerindeki aldatma eğilimleri de önemli ölçüde artış gösteriyor. Yani kişiler çocukluk döneminde ne kadar travmatik yaşantıya maruz kalırlarsa (fiziksel istismar, fiziksel ihmal, duygusal istismar, duygusal ihmal, cinsel istismar ), bir o kadar partnerlerini aldatma eğiliminde oluyorlar.

12 Mayıs 2010

Yeme Bozuklukları:1 Ayna Ayna Söyle Bana Benden Şişmanı Var Mı Bu Dünyada?

Sayıları gün geçtikçe artan binlerce kadın ve erkek aynaya baktıklarında kendilerinden nefret etmektedir. Yeme bozukluğuna sahip kişiler aynaya baktıklarında gerçek görüntüyü görmezler.

Alman yazar Schilder, insan bedeninin algılanmasını “Zihnimizde oluşan görüntü vücudumuzun resmidir” sözüyle tanımlar. Herkesin kendi vücuduyla ilgili iyi ya da kötü bir fikri vardır. Yeme bozukluğunu gösteren kişiler ise kendi vücutlarıyla ilgili yanlış bir algıya sahiptirler.

Yeme bozukluğu olan bir kişi normalden daha küçük ya da daha büyük miktarlarda yemek yemeğe başlamış olabilir ancak bir noktada kişi kontrolü dışında daha az ya da daha fazla yiyecektir. Yeme bozukluğu çok karmaşıktır ve anlamak için birçok araştırma yapılmasına rağmen bu rahatsızlıkların davranışsal, biyolojik ve sosyal etmenleri zorludur.

Yeme bozukluğu sıklıkla ergenlik ya da genç yetişkinlik sırasında ortaya çıkar ancak bazı araştırmalar çocukluk çağında ya da geç yetişkinlik çağında da görülebildiğini söylemektedir.

Yeme bozukluklarında en önemli türler nelerdir?
Yeme bozukluklarının 3 yaygın tipi vardır. Bunlar: Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza ve Kontrolsüz Yeme Bozukluğudur.

Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya genellikle fazla kilosu olan ya da “şişman” olduğunu düşünen kişinin diyet yapmasıyla başlar. Kişi giderek zayıflamasına karşın yemek yememekte ısrar eder. Bütün gün boyunca sadece bir kraker, bir dilim elma yiyebilir. İleri derece zayıf olmasına karşın beden imgesindeki bozulmaya bağlı olarak kendisini ya da bedenindeki bazı bölümleri şişman olarak algılar. Şiddetli kilo almak veya şişmanlamak korkusu içindedir.

Anoreksik vakaların hemen hemen %50'sinde görülen bu durum aynı zamanda aşırı yemek yeme nöbetleri ile birliktedir. Bu nöbetler sırasında kişi genellikle gizli gizli yer ve ailesiyle birlikte sofraya oturmayı reddeder. Nöbetlerin arkasına kusma yoluyla yediklerini telafi eder.

Anoreksiya Nervoza’nın İşaret ve Belirtileri

-Belirgin kilo kaybı
-Aşırı egzersiz
-Yorgunluk
-Kas zayıflığı
- Yemek, kalori ve yemek tariflerine karşı takıntılar
-Yemek yememek için bahaneler ( örneğin; “biraz önce yedim”, “kendimi iyi hissetmiyorum sonra yerim”)
-Olağandışı yeme alışkanlıkları ( örneğin, “ yemekleri çok küçük parçalara kesme”)
-Yemeklerin yanında belirgin rahatsızlık
-İnce olmasına rağmen çok şişman olduğuna dair şikayet etme
-Başkalarına yemek pişirmesi ancak kendisinin yememesi
-Yemek ile ilgili suçluluk ve utanç
-Depresyon, sinirlilik ve ruhsal değişim
-Kustuğuna dair işaretler, diyet hapları, takıntılı kilo kontrolü
-Düzensiz adet
-Kilo kaybını gizlemek için bol kıyafetler giyme
-Baş dönmesi ve bayılma
-Toplum içinde zor yemek yeme
-Baş ağrısı
-Mükemelliyetçi tutum
-Ne yiyip ne yemediğine bağlı olan kendini değerli hissetme hali
-Ciddi depresyon

Bulumia Nervoza
Bulimia aşırı yemek yeme nöbetleri ile kendini gösterir. Bu nöbetler tekrarlayıcı özellikte olup, kişi nöbet sırasında, yeme davranışı üzerindeki kontrolünü kaybeder ve yüksek kalorili, daha çok karbonhidrat içeren, sindirimi kolay yiyecekleri örneğin, pasta, kek, dondurma vb. çiğnemeden adeta yutarcasına yer. Nöbet kişinin yorgun düşmesine veya aşırı yemekten dolayı bir rahatsızlık yaşamasına kadar devam eder.

Genellikle bulimik kişi yemekten dolayı utanç duyar ve bu davranışını gizlemeye çalışır. Anoreksiya’nın aksine bulimik kişilerin yaş ve ağırlık ortalaması normal aralıktadır. Ancak anoreksikler gibi bulimikler de kilo almaya karşı yoğun korku duyarlar ve bedenlerinin ağırlığı ve şeklinden dolayı memnuniyetsizlerdir.


Bulumia Nervoza’nın İşaret ve Belirtileri
-Diş çürümesi
-Yaralı eller
-Boğaz ağrısı
-Adet düzensizliği
-Kronik bağırsak sorunları
-Zayıflama hapları alma, aşırı egzersiz yapma, laksatif kullanım
-Kendi kendine zarar verici davranışlar (kilo alımını engellemek için sigara kullanma, gelişigüzel
cinsellik
-Yemek ile ilgili suçluluk ve utanç
-Ciddi depresyon

Uzm. Psikolog Birgül Geyimci
Psikoloji İstanbul