28 Mart 2010

Sunum Performansını Geliştirme


Topluluk önünde konuşma yapmak, insanlara görüş ve çalışmalarınızı anlatmak, dinleyenlere etkili bir şekilde hitap etmek iş hayatında büyük bir önem taşımaktadır. Yapılan sunum ne kadar etkili olursa, konuşma yapılan grubu ikna etmede ve etkilemede başarılı olma oranı o kadar artmaktadır. Herkes, topluluk önünde konuşurken ya da sunum yaparken belirli bir kaygı yaşar. Sunum performansında önemli bir etken olan kaygı, belirli düzeyde olduğunda, sunumun kalitesini arttırıp, sunum yapan kişinin performansında olumlu bir etki sağlarken, belirli bir düzeyin üstüne çıkan kaygı, performansı olumsuz etkilemektedir.

Kaygı, kişilerin endişe verecek bir durum karşısında verdiği fiziksel ve psikolojik tepkilerin bütününü kapsayan bir durumdur. Normal düzeydeki bir kaygı kişiye, istek duyma, karar alma, alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve bu enerjiyi kullanarak performansını yükseltme açısından yardımcı olur. Ancak yaşanan kaygı çok yoğun olduğunda kişinin potansiyelini ortaya koymasına engel olan bir durum oluşur. Kişi yaptığı işe odaklanamaz, dikkatini toplamakta zorlanır, bedeninde onu rahatsız eden duyumlar hisseder. Bu durum sunum sırasında yaşanabileceği gibi sunuma hazırlanırken ya da sunum sonrasında da yaşanabilir.

Kaygı yaşayan kişilerde kas gerginliği ve ağrı, uykuya dalmada ve uyumada zorlanma, mide sorunları, mide bulantısı, ishal, titreme ve terleme, kararsızlık ve huzursuzluk ve kolayca yorulmak gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra, sinirlilik, korku, kaygı verici düşünceleri kontrol etmede zorlanma, gerginlik, konsantre olamama ve kontrol kaybetme ya da reddedilme korkusu gibi psikolojik belirtiler de görülmektedir. Sunum kaygısı yaşayan bireylerde göze çarpan bir başka durum da kişinin sürekli kendi bedensel tepkilerini izlemeleri ve diğerlerinin onu nasıl değerlendireceğini veya yargılayacağını düşünmeleridir.

Sunum kaygısıyla baş etmek için pek çok farklı yöntem kullanılmaktadır. Psikoloji İstanbul olarak yapmış olduğumuz bireysel koçluk ve performans geliştirme çalışmalarında, bilişsel müdahalelerin yanı sıra yoğun olarak performans geliştirme alanında etkinliği kanıtlanmış olan, kısa sürede sonuç vermesi ve kişinin sahip olduğu olumlu kaynaklarla kolay bağlantı kurması ile fark yaratan EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) tekniğini kullanmaktayız. Hazırlamış olduğumuz sunum performansını geliştirme programı ile, ortalama üç performans geliştirme görüşmesinin ardından alınan sonuçlar gerek sunum performansını gerekse çalışan memnuniyetini arttırmada etkinliğin son derece yüksek olduğunu kanıtlamaktadır.

Psikolog Şeyma Çavuşoğlu
Uzm. Psikolog Çiğdem Yumbul


Paylaş

22 Mart 2010

Bağımlı mısınız? Bağımlılık Kriterleri Nelerdir?

Bağımlılık bir süreç sonucunda gelişir. Aşağıda Alkol/madde bağımlılığı, internet ve bilgisayar oyunları bağımlılıkları ve alışveriş bağımlılığı ile ilgili olarak değerlendirme kriterlerini bulabilir ve yazılan kriterlerle değerlendirme yapabiliriniz.

Alkol/Madde için;

Kullandığınız miktar ilk başladığınızdan bu yana artış gösterdi mi?
Kullandığınız maddenin ilk verdiği etkiyi alabilmek için daha yüksek miktarlarda kullandığınız oldu mu?
Kullandığınız maddeyi bulamadığınızda fiziksel rahatsızlıklar yaşıyor musunuz?
Günün büyük bir bölümü maddeyi düşünmek, bulmak, kullanmak ve sonrasında bunu diğer insanlardan gizlemekle geçiyor mu?
Daha önce başarısız bırakma girişimleriniz oldu mu?
Kullanmayı planladığınızdan daha uzun süre ve çok miktarlarda madde aldığınız oldu mu?
Madde kullanımınız nedeniyle iş ile ilgili problemler yaşıyor musunuz?
Madde kullanımız nedeniyle ailenizle olan ilişkileriniz bozuldu mu?
Kullandığınız madde nedeniyle eskiden yaptığınız sosyal etkinliklere katılamadığınız oldu mu?

Bu kriterlere baktığınızda iki veya daha fazla soruya evet yanıtı veriliyorsa kullanım tehlikeli bir düzeye gelmiş ve hatta bağımlılık gelişmiş olabilir. Bu durumda daha detaylı bir değerlendirme için bir uzman ile görüşülmelidir.

İnternet /Bilgisayar Oyunları Bağımlılığı;

İnternette olmadığınız/oyun oynamadığınız zamanlarda kendinizi interneti/oyunları düşünürken, hayal ederken buluyor musunuz?
Doyuma ulaşmak için internette/oyunda geçirdiğiniz zamanı arttırma ihtiyacı hissediyor musunuz?
İnternet kullanımınızı/oyun oynamanızı azaltmak, kontrol etmek ya da durdurmak için başarısız girişimleriniz oldu mu?
İnternet kullanımınız/oyununuzu bitirmek, durdurma ya da ara vermeniz gerektiğinde kendinizi gergin hisseder misiniz?
İnternet/oyun nedeniyle önemli bir ilişki kaybettiğiniz oldu mu?
İnternet/oyun nedeniyle bir eğitim ya da kariyer fırsatını kaçırdığınız oldu mu?
İnternette/oyunda geçirdiğiniz zamanı saklamak için eşiniz, aileniz, arkadaşlarınız ya da terapistinize yalan söylediğiniz oldu mu?
İnterneti/oyunları sorunlarınızdan ya da olumsuz duygularınızdan kaçmanın bir yolu olarak kullandığınız oldu mu?


Bu kriterlere baktığınızda dört veya daha fazla soruya evet yanıtı veriliyorsa kullanım tehlikeli bir düzeye gelmiş ve hatta bağımlılık gelişmiş olabilir. Bu durumda daha detaylı bir değerlendirme için kişi ayrıntılı değerlendirme için bir uzman ile görüşülmelidir.

Alışveriş Bağımlılığı

Yaptığınız alışverişlerde çoğunlukla bütçenizin üstüne çıkıyor musunuz?
Almayı planlamadığınız eşyalarla eve döndüğünüz oluyor mu?
Almayı planladığınızın çok üstünde miktarlarda alışveriş yapıyor musunuz?
Ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlara rağmen alışveriş yapmayı engelleyemiyor musunuz?
Yaptığınız alışverişi ya da harcama miktarını gizlemek için eşinize, ailenize ya da diğer yakınlarınıza yalan söylüyor musunuz?
Alışveriş yaptıktan sonra suçluluk hissediyor musunuz?
Alışveriş yapmayı sorunlarınızla başa çıkma ya da olumsuz duygularınızla başa çıkmak için kullanır mısınız?
Alışverişleriniz nedeniyle eşiniz ya da ailenizle ciddi sorunlar yaşıyor musunuz?
Alışveriş yapmadığınızda kendinizi huzursuz, gergin, sinirli hisseder misiniz?

Bu kriterlere baktığınızda 4 ya da daha fazlasına evet diyorsanız konu ile ilgili olarak bir uzmanla görüşebilirsiniz.

Kumar Bağımlığı

Gün içinde aklınıza sık sık kumar oynama ile ilgili düşünceler, hayaller anılar geliyor mu?
Aynı doyumu alabilmek için oynadığınız süre ya da harcadığınız miktar arttı mı?
Kumar oynamayı sonlandırmanız ya da azaltmanız gerektiğinde huzursuzluk, gerginlik, sıkıntı gibi rahatsızlıklar yaşıyor musunuz?
Kendinizi kötü hissettiğinizde ya da sorunlarınız olduğunda bunlardan kurtulmak için kumar oynadığınız oluyor mu?
Kaybettiklerinizi geri kazanmak için oynamaya devam ediyor musunuz?
Kumar oynadığınızı ya da oynadığınız miktarı gizlemek için ailenize, arkadaşlarınıza ya da terapistinize yalan söyler misiniz?
Kumarı azaltmak ya da bırakmak için başarısız girişimleriniz oldu mu?
Kumar oynayabilmek için gerekli parayı sağlamak amacı ile yasa dışı eylemlerde bulunduğunuz oldun mu (hırsızlık, sahtecilik, soygun..vs)?
Kumar nedeniyle önemli ilişkilerinizde ciddi sorunlarla karşılaştınız mı?
Kumar sonucunda ortaya çıkan ekonomik durumunuzu düzeltmek için aile, arkadaş ya da yakın çevrenizden size finansal olarak destek olmalarını istediniz mi?

Bu belirtilerden 3 veya daha fazlasına sahipseniz kumar ile ilgili bir sorununuz olabilir bu nedenle bu durumunuzu değerlendirmek için bir uzman ile görüşebilirsiniz.

Psikolog Sevilay Kahveci

Bağımlılıkta Kimler Risk Altında ve Koruyucu Faktörler Neler



Bağımlılık, kişinin zarar verici sonuçlar doğurmasına rağmen bir maddeyi kullanması ya da bir davranışını devam ettirmesi, bunları kontrol edememesi olarak tanımlanabilir. Yaygın inanışın aksine bağımlılık sadece dışarıdan alınan bir maddeye ya da alkole özgü değildir. Son yıllarda bağımlılık kavramı alışveriş, televizyon seyretme, kumar, internet ve seks gibi davranışsal durumları da içerecek biçimde genişlemiştir.

Bağımlılık ilerleyen bir süreçtir. Kişi bağımlı olmadan önce bazı evrelerden geçer. İlk zamanlarda kişi sadece merak ya da deneme amacındadır, bu süre zarfında kullanılan maddenin ya da ortaya konulan davranışların olumsuz sonuçları çok belirgin olarak görülmez ve kişi mevcut alışkanlığını değiştirme ihtiyacı hissetmez. Bundan sonra sosyal kullanım ya da düzenli kullanım denilen aşama gelir. Artık kişi bağımlılık yapıcı maddeyi ya da davranışı belli bir düzen içinde (haftada 1, ayda 2, işten çıkınca…vs) gerçekleştiriyordur. Bu aşamada kişi ortak noktası madde ya da bağımlılık yapıcı davranışlar olan bir sosyal ağ oluşturmaya ve bu ağ içinde hareket etmeye başlar. Bu yeni sosyal ağ beraberinde yeni kurallar, normlar ve davranış kalıpları da getirir ve kişi uzunluğu değişen biz zaman dilimi içinde bu yeni topluluğa uyum sağlar, onlarla geçirdiği zaman artar. Artık kişi için mevcut davranışları ciddi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır ancak bu dönemde bunlar göz ardı edilir.

Bağımlık yapıcı madde ya da davranışlar devam ettirildiğinde zamanla bağımlılık gelişebilir. Bağımlılık gelişirken, kişi artık zamanının büyük bir bölümünü madde/alkol ya da bağımlısı olduğu davranışı yapmayı planlayarak, yaparak ya da bunların sonuçlarını gizlemeye çalışarak geçirmeye başlar ve buna bağlı olarak yaşam kalitesi de azalır. Bütün bu süreç içinde başta fiziksel sağlık olmak üzere, ruhsal sağlık, aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri, iş ilişkileri ve verimlilik ciddi zarar görür.

Kimler Risk Altında

Kişiden kişiye bağımlılığın gelişme zamanı değişmekle birlikte herkesin bağımlılık geliştirme riski vardır. Ancak bazı insanlar için bu risk diğerlerine göre daha fazladır. Bu risk faktörlerini ailevi, sosyal ve bireysel faktörler olarak inceleyebiliriz.

Ailevi faktörler; ailesinde bağımlılık ve ruhsal sorun geçmişi olan, aşırı korumacı ya da ilgisiz ebeveynlik tutumları ile yetişen, aile içi yoğun çatışmalar yaşayan, aile içi şiddete maruz kalan ve/veya şahit olan kişilerin bağımlılık geliştirmeye daha yatkın oldukları görülmektedir.

Sosyal faktörler; kişinin çevresinde bağımlılık yapıcı maddelerin yaygın şekilde kullanılıyor olması, madde kullanımını destekleyici ve teşvik edici tutumların sergileniyor oluşu, kişinin arkadaş çevresinde madde kullanımı olan kişilerin olması bağımlılık riskini arttırmaktadır.

Bireysel faktörler; sosyal becerilerin zayıf olması, ruhsal sorunların olması, hayır diyememe, düşük stres toleransı olan kişilerde bağımlılık riski daha yüksektir. Son olarak kullanım yaşı düştükçe bağımlılık geliştirme riskinin de arttığını belirtmek gerekir.

Koruyucu faktörler

Araştırmalar bazı faktörlerin kişinin bağımlılık geliştirecek davranışlar göstermesini engelleyerek onu bağımlılıktan koruyabilecek bir kalkan görevi gördüklerini göstermektedir.
Düzenli bir aile yaşantısı, sevgi ve anlayışa dayalı güçlü aile bağları hem bağımlılığa karşı koruyucu olurken bir yandan da bağımlılık geliştiğinde kişinin tedavisinde çok iyileştirici bir rol oynamaktadır. Düzenli bir aile yaşantısı ailedeki kural ve sınırların belli olmasını, aile içinde iş bölümü olmasını ve aile üyelerinin birbirleri ile açık iletişimini kapsamaktadır.
Evlilikte yaşanan tatminin, eşlerin birbirleri ile kurduğu kaliteli iletişimin hem ruhsal sorunlar için hem de bağımlık için koruyucu etkisi olduğu görülmektedir.

Sosyal alanda kişinin ilgi alanlarının, hobilerinin olması, kendini ifade edebileceği ve destek alabileceği kişilerden oluşan bir sosyal ağ oluşturması ve bunlara düzenli olarak zaman ayırması da önemlidir. Özellikle gençler söz konusu olduğunda bir diğer koruyucu faktörün doğru bilgilendirme olduğu da görülmektedir. Doğru ve net bilgilerin genci korkutmaya çalışmadan objektif biçimde verilmesinin, bu konuda gencin sorduğu soruları engellemeden onunla iletişim kurulmasının gencin madde kullanım riskini azalttığı bilinmektedir. Bu bilgilere ek olarak aile konu hakkında kendi değerlerini de gence anlatmalıdır.
Psiklog Sevilay Kahveci

16 Mart 2010

Sigarayı Bırakma Araştırması




Psikoloji İstanbul olarak sigarayı bırakma ve EMDR konulu bir araştırma yapmaktayız.

Sizler ya da çevrenizdeki kişilerden yakın dönemde sigarayı bırakmayı düşünenler varsa ücretsiz destek için bize başvurabilirler.

Bu çalışmanın amacı sigara kullanma alışkanlığı ile ilgili bilgi sahibi olmak, sigara kullanımının takibi ve EMDR çalışması ile sigara kullanımının azaltılması ve bırakılmasıdır.

Haftalık bireysel görüşmeler halinde sürdüreceğimiz bu çalışmanın 8-12 hafta süreceğini tahmin ediyoruz.

Not: EMDR, 30 yılı aşkın süredir kullanılan, kişiyi rahatsız eden olumsuz duygu ve düşünceleri zihinde yeniden işlemden geçirmeye dayanan bir yöntemdir. EMDR tekniği bağımlılık alanında da (sigara, alkol vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır.

Paylaş

9 Mart 2010

Dr. John ve Julie Gottman Ekim'de Çift Terapisi Eğitimi için İstanbul'da



Gottman Enstitüsü ve Psikoloji İstanbul işbirliğiyle Gottman Çift Terapisi I. Düzey Eğitimi
Çiftler Arasındaki Köprüyü Yeniden İnşa Etmek, (Bridging the Couple Chasm) başlığı ile 9-10 Ekim tarihlerinden düzenlenecek.

Çiftlerin yaşadığı çatışmaları, araştırma temelli etkin yöntemlerle güçlü kaynaklara dönüştürmeniz mümkün diyen çift terapisinin duayenleri Dr. John ve Julie Gottman uzun yıllar süren araştırmalardan yola çıkarak geliştirdikleri Gottman Çift Terapisi yaklaşımlarını ülkemiz uzmanları ile paylaşıyor...

Ayrıntılı bilgileri yakında sizlerle paylaşacağız...

Paylaş

8 Mart 2010

Gününde Olmanın Özellikleri



Performans alanlarında çalışan kişilerle yapılan görüşmelerde, en iyi performansın görüldüğü zamanlar, evrensel bir çerçevede incelendiğinde belirtilen ortak durum söz konusu: “O gün her şey istediğim gibi gitti,” “Hiç hata yapmadım,” “Çok iyi hissediyordum,” “Sanki o gün başka hiçbir şey aklımda yoktu.”

Üst düzey performans sergileyen oyuncular, dansçılar, sporcular bu üst düzey performanslarını sergiledikleri günü sıklıkla şans eseri olarak tanımlar, “Günümdeydim” derler. Ayrıntılara bakıldığında, şanstan çok optimum enerji düzeyi ve iyi kullanılan bir dizi zihinsel/psikolojik/bedensel beceri ile karşılaşıyoruz. Bu özellikleri bilmek ve bu farkındalıkla çalışmak, kişiye eksik olduğunu gördüğü yanları geliştirebilme fırsatı verebilir. “Gününde” olmanın özellikleri şu şekilde:

1. Rahat: Zihin sakin ve beden harekete hazır… Bu durumun sağlanabilmesi için de normal canlılık düzeyinin biraz üstü yeterli.

2. Kendinden emin: Kendinden emin olan, korkmayan kişi duruşu, yürüyüşü, beden ve yüz ifadeleri ile bunu belli eder. Üst düzey performans kişinin performans için beklediği durum olmalı, olmasını umduğu ya da dilediği değil. İçgüdülerine ve zamanlamasına güvenmeli.

3. Tamamen odaklanmış: Kişinin geçmiş ya da gelecekle ilgilenmeksizin “şimdi ve burada” olması, ve o ana tamamen odaklanması gerekir. Oyuncakları ile oyun oynayan bir çocuk gibi, dışarıdan gelen hiçbir şey onu engellememeli.

4. Basit bir iş yapıyor gibi olmak (fazla zahmet harcamamak): En yüksek performansın ortaya koyulduğu zamanlar incelendiğinde, ortak noktalardan bir diğerinin kişinin çok da fazla çaba harcamadan, zahmetsizce dünyanın en kolay işini yapıyormuşçasına hareket etmesidir. Beceriyi ustalıkla ve incelikle zahmetsizce yapmak.

5. Otomatik: Sanki her şey oluveriyormuş gibi. düşünceler ya da duygular, yapılacaklara engel teşkil etmiyor. İstemli bir durum yokmuş, sporcu yönlendirmeden bedeni otomatik olarak hareketleri yapıyormuş gibi. Performans sırsında ne kadar az düşünürlerse o kadar çok bu durumun sağlanması mümkün olur.

6. Yaptığı işten keyif almak (eğlenmek):
Tıpkı çocukken oynanan oyunlardaki gibi saf ve masum bir zevk almak. Yaptığı spordan/performanstan aldığı tadı başka hiçbir şeyin yerine koyamaması önemli. Bu onun eğlenmesini, zevk almasını sağlar. Eğer kişi yaptığı işten keyif almıyorsa, performansın en üst düzeye ulaşması mümkün olamıyor.

7. Kontrollü:
Durum ne olursa olsun kontrolde olduğunu hissedebilmek, düşündüğünün ve olmasını istediğinin gerçekleşeceği duygusunu taşımak. Özellikle duygular üzerinde sağlam bir kontrole sahip olunan durumlarda performans en üst düzeye çıkabiliyor.

Performans sanatçılarının, sporcuların ne istediğinin zihninde resmini oluşturması önemli, buna geçmiş başarıları düşünmek yardımcı olabilir. Ne için çabaladığının net bir şeması olması çok önemli. Performans psikolojisi alanı ve bu alanda çalışan psikologlar yukarıdaki özellikleri bilerek ve geliştirerek en üst düzey performansın tesadüfi değil, tutarlı biçimde ortaya çıkmasını sağlayabilirler.

Paylaş